Hayatımıza giren her şeye zaman geçtikçe yeni isimlerle yeni anlamlar yükleyip, kendine has özelliğini değiştirme çabasındayız.
Temizlik ve kozmetik ürünü üreten firmalar, yıllarca kullandığımız sabunun maalesef karakterini değiştirdiler. İçerisine derideki florayı bozacak triklosan maddesini koyup, tüketiciyi bakterilere karşı daha savunmasız bırakıp adına ‘antibakteriyel sabun’ dediler. İyi köpüren sabun kalitelidir diye teoriler dolaşsa da, aslında çok köpüren sabunlar kimyasal ucuz sentetik yüzey aktif ajanların yani sentetik köpürtücülerin karıştırıldığı formüllerdir.
Sentetik kokularla birlikte ucuza mal edilen sabunlar, sabunun kalitesini düşürmekle birlikte, değerini de düşürmektedir. İçerisine sadece iki damla zeytinyağı konulmuş, gerisi sentetik kimyasallardan ibaret şampuan ve sabunlar “doğal” adı altında pazarlanmaktadır. Bu sebeple tüketiciler gerçekten cilde yararlı doğal sabun ile sadece adı sabun olan kimyasal ürünlerin arasındaki farkı ayırt edemez oldular.
Yapılan bilimsel çalışmalarla birlikte kimyasalların vücudumuza verdiği zararların artık farkına varılmaya başlandı. Bu ürünlere yığınla köpürücü, renklendirici, koku verici madde, parafin türevleri, gıdalarda yasaklanmış koruyucu maddeler ilave ediliyor. Hayvansal yağlar hangi şartlar altında sabunlaştırılıyor, bu konuda hiçbir bilgimiz yok!
Sabun, sıvı sabun, şampuan, diş macunu gibi ürünlerde kullanılan tehlikeli kimyasal maddeler (sodyum isethiyonat, stearik asit vb), insan sağlığını tehdit etmektedir. Ayrıca beyazlaştırıcılarda titanyum dioksit, petro kimya ürünlerinde propilen glikol, yüzey aktif köpürtücü ajanlar içinde sodyum lauril ether sülfat (SLES) kullanılmaktadır
CİLDE UYGULANAN VİTAMİNLERİN FAYDALARI NELER?
GERÇEK ‘DOĞAL’ SABUN NASIL OLUR?