Selülit, cilt altı yağ dokularının, bağ dokular arasında sıkışıp, yağ hücrelerinde su toplanması neticesinde oluşan basınçla kendini gösteren, deri üzerindeki portakal kabuğu görünümüne verilen addır.
Kadınların (erkeklere oranla) daha ince derilerinin olmasından kadınlarda daha sık rastlanır. Zayıf, kilolu diye bir ayırım yoktur. Her yaştaki insanda gözükebilir.
Kadınların yüzde 90'ında, dizin ve bileğin iç kısımlarında, kalça ve baldırların arka kısımlarında, üst bacakta derinin altında bulunan dokuda oluşan, depolanmış fazla yağ kümeciklerinin neden olduğu selülit ismi verilen yağ tabakası bulunur.
Erkeklerde selülit olmamasının en önemli nedeni, onlarda başka hormonların özellikle de yağlı hücre oluşumunda hiçbir etkisi olmayan erkeklik hormonunun bulunmasıdır.
Şişmanlık ve selülit karıştırılmaması gereken iki ayrı sorundur. Eğer kişi şişmansa mutlaka selüliti de olur. Ancak selülitin, cildin derin dokularını bile etkileyen, temelde hormonal kökenli özel bir bozukluk olduğunu bilmek gerekir. Fazla kiloların tüm vücuda yayılmasına karşın selülit, sadece bacak, baldır ve kol gibi belirli bölgelerde görülür. Bu bozukluk, son derece zayıf kadınlarda bile ortaya çıkabilir.
Yanlış beslenme, sigara kullanımı, hareketsizlik, spor yapmamak, lenf sisteminin yetersizliği, genetik faktörler, aşırı östrojen üretimi, stres, doğum kontrol hapı kullanımı ve gebelik selüliti tetikleyebilir.
Hiperfolikulin, yani kadınlarda yumurtalardan salgılanan folikulin hormonunun artışı, dokularda su tutma özelliği nedeniyle selülite zemin hazırlar.
Anne selülitli ise çocuğunda da selülit görülebilir.
Selülit ve damar yetmezliği birbirine paralel gider. Yani selülit damar yollarında oluşur ve damarları sarar, sıkar. Bu durum kan dolaşımını daha da zorlaştırır ve varisler meydana gelir. Bu da damar yetmezliği, selülit, varis, ileri derecede damar yetmezliği olarak gittikçe ciddi boyutlara varır.
Selüliti önlemek ve selülitten kurtulmak için şunları yapmak faydalı olacaktır:
* Stresten uzak bir yaşam sürmek.
* Sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanmak. • Bol su içmek.
* Düzenli spor yapmak.
* Toksinlerden kurtulmak.
* Sigara, alkol ve kafeinli içeceklerden uzak durmak.
* Yapay tatlandırıcılardan, renklendiricilerden, kimyasal katkılı yiyecek içeceklerden kaçınmak
* Derin nefes egzersizleri yapmak.
* Aromaterapik yağlarla masaj yapmak.
* Cildi kuru bir şekilde firçalamak da kan dolaşımını uyaracağından ucuz ve en etkili yöntemlerden biridir.
Dolaşım yetersizse, hücrelere yeterince oksijen ve besin gönderilemez. Toksinler etkin bir şekilde atilang ve lenf sıvısı yeterince boşaltılamaz. Tüm bunlar, yağ ve toksin birikimine zemin hazırlar. Vücudunuzu fırçalarken lenfamatik sistem kana doğru akar. Fırçalarken kalbinize doğru fırçalayın. Orta sertlikteki fırçalar ve lifler mükemmel bir ekfolianttır, yani hafif tahrişle ölü derilerden uzaklaşmanın en etkili araçlarıdır. Dolaşım ve drenaj düzenlenir. Ancak cilt sorununuz varsa ya da ciltteki tahriş rahatsız edecek olursa dikkatli olun! Fırçalamayı nazikçe yapın, cildiniz tahriş olduğunda bırakın.
MALZEME:
10 gr balmumu
5 gr lanolin
15 ml tatlı badem yağı
5 ml avokado yağı
5 damla çörekotu yağı
5 damla rezene uçucu yağı
5 damla biberiye uçucu yağı
5 damla kekik uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Balmumu ve lanolin, cam bir kâsede benmari usulü eritilir. Badem, avokado rezene, biberiye, kekik ve çörekotu yağları ayrı bir beherde ya da cam kapta benmari usulü ısıtılır. Balmumu ve lanolin eridikten sonra içerisine ısıtılmış yağlar karıştırılır ve krem kavanozlarına aktarılır. Buzdolabında 6 ay saklanabilir.
MALZEME:
50 gr taze sarmaşık yaprağı
500 ml su
30 ml tatlı badem yağı
5 ml avokado yağı
5 ml çörekotu yağı
5 damla rezene uçucu yağı
5 damla kekik uçucu yağı
5 damla biberiye uçucu yağı
5 damla anason uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Taze sarmaşık yaprağı 500 ml suda 10 dakika kısık ateşte kaynatılır, daha sonra ateşten alınıp süzülerek, cam bir şişeye konulur.
Diğer tarafta cam bir kapta badem, avokado, çörekotu, rezene, kekik, biberiye ve anason uçucu yağları karıştırılır. Cam şişeye konulur. Uygulama sırasında, selulit olan bölgeye önce hazırlanan sarmaşık yaprağı solüsyonuyla günde 3 defa ilik kompres yapılır, arkasından yağ karışımı dairesel hareketlerle masaj yapılarak uygulanır. Streç film ile sarılır, en az 2 saat bekledikten sonra, streç film açılır ve ılık bir suyla yıkanıp, kurulanır. Aynı uygulama, gün aşırı geceleri tekrarlanır
MALZEME:
40 ml zeytinyağı
40 ml susamyağı
25 ml avokado yağı
10 ml yosun yağı (maserasyon)
10 damla portakal uçucu yağı
10 damla limon uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Bütün malzemeler karıştırılır, koyu renkli cam şişeye aktarılır. Gün aşırı sorunlu bölgeye masaj halinde uygulanır ve streç filmle sarılıp en az 2 saat bekletilir, daha sonra ilık suyla durulanır.
MALZEME:
50 ml badem yağı
50 ml susamyağı
30 ml yosun yağı (maserasyon)
20 damla biberiye uçucu yağı
10 damla kekik uçucu yağı
10 damla nane uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Bütün malzemeler karıştırılır, koyu renkli cam şişeye aktarılır. Gün aşırı sorunlu bölgeye masaj halinde uygulanır ve streç filmle sarılıp en az 2 saat bekletilir, daha sonra ilık suyla durulanır.
Temel olarak, ergenlik döneminde hızla kilo alıp verilen dönemler, hamilelik dönemi, aşırı kilo verme dönemleri veya ağır vücut geliştirme antrenmanları sonrasında cilt çatlakları oluşabilir. En çok karın, kalça, baldır ve göğüslerde görülmektedir.
Çatlaklar, cildin aşırı gerilmesi sonucu derideki elastik dokunun kırılması ile oluşmaktadır. İlk aşamalarda kırmızı ile mor arası bir renkte olan çizikler, zamanla cildin kendi tonunda bir rengi oluşmaktadır.
MALZEME:
100 ml susamyağı
10 damla nane uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Nane esansı ile susamyağı cam çubuk yardımıyla karıştırılır, cam şişeye konur. Sorunlu bölgeye aşağıdan yukarıya doğru masaj yapılarak uygulanır. Günde bir defa uygulamak yeterlidir.
MALZEME:
1 damla gül uçucu yağı
2 damla gül ağacı uçucu yağı
100 ml badem yağı
HAZIRLAMA:
Tüm malzemeler karıştırılır. Cam bir şişeye konur. Günde bir defa masaj halinde karın bölgesine sürülür.
Benler, deriye rengini veren, melanin maddesini yapan hücrelerden oluşurlar. Küçük veya büyük, kabarık ya da yassı, tüylü veya tüysüz olabilirler. Renk aralıkları pembeden başlayıp, koyu kahverengi ve siyah arasını kapsar.
Genetik yapıya da bağlı olarak daha doğmadan anne rahminde bebek oluşurken oluşabildiği gibi sonradan güneşin etkisiyle oluşan benler de olabiliyor.
Benlerin büyük bir çoğunluğu zararsızdır. Buna rağmen, sayılarında, şekillerinde, renklerinde, büyüklüklerinde olağandışı değişiklikler görüldüğü takdirde bir uzmana gösterilmelidir.
Akne, kıl kökü ve yağ bezlerinin iltihaplanmasıdır. Bazen hormonal faktörlerden, bazen de sebum salgısının artmasından meydana gelir.
Kıl ve yağ kanalının tıkanmasıyla siyah noktalar oluşmaktadır. Ciltteki gözenekler hava ile temas ettiğinde okside olurlar ve akne bu şekilde oluşumuna başlar. Gözeneklerin tıkanmasında ilk nokta olan siyah nokta aşamasına tipta 'komedon' denir. Gözenekler genişlemeye başladıkça, içerisinde makyaj artıkları, dış etkenlerden gelen toz, kir, yağ ve ölü hücreler birikir ve tıkanır. Tıkanıklıktan dolayı gözenek şişer, akne oluşur. Patladığında içerisinde yağ ve ölü deri bulunmaktadır.
Tüm sivilceler aynı değildirler. Tıp dilinde sivilceye akne denir. Fakat aknelerin türleri vardır. Kırmızı küçük aknelere 'papül', iltihaplanmış ve şişkin olanlara 'püstül' adı verilmektedir. Ayrıca hem şişkinlik doluluk olan hem de arkası sert olanlara 'kistik akne' denmektedir. Yağ bezleri, vücudumuzda en fazla sırt, yüz ve göğüs bölgesinde bulunmaktadır. İşte bu sebeple sivilcelerin en çok meydana geldiği bölgeler, bu bölgelerdir.
Akne, sadece androjen hormonunu yüksek salgıladığımız ergenlik çağında görülen bir sorun değildir. Küçük yaştaki çocuklarda ve 30-40'lı yaşlardaki kadınlarda da görülebilmektedir.
Akneli cildin bakımı sırasında dikkat edilecek noktalar şunlardır:
* Aknesi olan kişiler ciltlerinde sterilizasyon problemi olduğunu sanmaktadır.Oysa ki akne, dışarıdaki kirlerden değil, iç bölgede derinin altından canlanır. O yüzden günde birkaç defa temizlemenin bir etkisi yoktur. Bu aksine cildin bariyerini zayıflatır ve daha fazla bakteri üremesine neden olabilir.
* Cilt temizliği önemlidir ama abartılmaması gerekmektedir. Sabah ve akşam temizlenmesi yeterlidir.
* Akneli cilde her zamankinden daha hassas davranmamız gerekmektedir.
* Aknelerle oynanmaması ve patlatılmaması gerekmektedir. Akneleri sıkmak ya da kaşımak ciltte derin izler bırakabilir. Ayrıca patlatmalarda mikrop cilde yayılabilir.
* Akneli ciltler temizlendikten sonra hemen nemlendirici sürülmez. Yeni yıkanan cilt gerildiği için nemlendiriciyi gereğinden fazla emebilir. Cilt temizlendikten en az 15 dakika geçtikten sonra ihtiyaç halinde nemlendirici uygulaması yapılabilir.
MALZEME:
1 şişe maden suyu
1 çay kaşığı limon suyu
HAZIRLAMA:
Maden suyunun içine limon suyu eklenir ve cilde tatbik edilir. Taze hazırlanıp aynı gün içinde kullanılmalıdır.
MALZEME:
100 ml su
2 gr tuz
15 ml elma sirkesi
HAZIRLAMA:
Su, sirke ve tuz karıştırılıp kaynatılır. Soğuduktan sonra steril gazlı bez yardımı ile kompres yaparak cilde tatbik edilir. Taze hazırlanıp aynı gün içinde kullanılmalıdır.
MALZEME:
15 ml kekik suyu
15 ml elma sirkesi
100 ml ılık su
HAZIRLAMA:
Kekik suyu ve elma sirkesi, ılık suyla karıştırılır. Steril gazlı bez yardımı ile kompres yaparak cilde tatbik edilir. Taze hazırlanıp aynı gün içinde kullanılmalıdır.
Akne şikâyeti olanlar, öncelikle sivilceleri sıkmamaya dikkat etmelidir! Ayrıca çikolata ve
şekerleme, kavrulmuş kuruyemiş, cips, alkollü ve asitli içecek, kızartma ve trans yağ içeren tüm yiyecekler sivilceleri azdırdığı için bu tür yiyeceklerden uzak durulmalıdır.
Sivilceli ciltlerde, yağlı ve kimyasal içerikli makyaj malzemeleri kullanılmamalıdır. Cilt temiz tutulmalı sabah ve akşam uygun bir ürünle temizlenmelidir. Mümkünse tek kullanımlık kâğıt havlular tercih edilebilir.
Kurutucu maske haftada iki kez hazırlanıp uygulanabilir.
MALZEME:
20 gr pirinç nişastası
2 gr karbonat
2 tatlı kaşığı elma sirkesi
HAZIRLAMA:
Pirinç nişastası, karbonat ve sirke karıştırılarak krem haline getirilir. Karbonat ve sirkenin karışımından oluşan gaz çıkışı sona erdikten sonra sivilcelerin üzerine ince bir tabaka halinde sürülür.
MALZEME:
1 yemek kaşığı elma sirkesi
1 damla Hint defnesi (çay ağacı) uçucu yağı
2 damla biberiye uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Gece yatmadan önce, elma sirkesi üzerine Hint defnesi ve biberiye yağları damlatılır, sivilcelerin üzerine sürerek yatılır. 1 ay boyunca gün aşırı uygulanır. Eğer tahriş olursa uygulama bırakılmalıdır.
MALZEME:
50 gr keten tohumu
2 yemek kaşığı tereyağı
3 damla biberiye uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Keten tohumu öğütülür, tereyağı ile karıştırılır, üzerine biberiye yağı ilave edilip tekrar karıştırılır. Diğer taraftan önce yüz iyice temizlenir, ılık suyla ıslatılan bir tülbent yüze kapatılır. Tülbentin üstüne karışım sürülüp 30 dakika kadar bekletilir. Daha sonra yüz, bol ılık suyla yıkanır. Haftada bir yapılması uygundur.
Birçok temel cilt sorunu kronik olmasına rağmen, ciltte meydana gelen yaralanmalar ve etkileri, cildimizin yeniden yapılanma gücü sayesinde geçici olarak adlandırılabilir. Buna rağmen bazı çok ciddi yaralanmalar, ciltte kalıcı izler bırakabilir; kalıcı renk değişimleri ve cilt dokusunda kalıcı hasara neden olabilir. Ayrıca cilt yaraları yavaş iyileşebilir ve temel bazı ilaçlar herkeste aynı iyileştirici etkiyi yapmayabilir.
Cilt yaralandığında, bağışıklık hücreleri süratle enkazın olduğu yere koşar ar, patojenik bölgeyi işgal ederler ve zarar görmüş deri hücrelerini onarmaya başlarlar. Bölgedeki kan pıhtılaşarak koruyucu bir kalkan oluşturur. Deri hücreleri, kolajen üretmeye devam eder ve yarayı dolduracak bir doku oluşturur.
Kendi kendine iyileşebilen cilt yaralanmalarından bazıları şunlardır:
* Su toplamaları
* Küçük yanıklar
* Ezikler
* Kesikler
* Sürtünmeden oluşan hafif yaralar
* Cilde darbe sonucu oluşan küçük delinmeler
Birçok kesik ve sürtünmeden oluşan yaralar kendi kendini iyileştirir. Buna rağmen, çok acı veren ve enfeksiyon (kızarıklık, kabarma, dokununca duyulan acı vb) oluşmuş yaralar veya derinin iyice iç katmanlarına işlemiş yaralar (ciddi güneş yanıkları, delik açan yaralar vb) tıbbi tedavi gerektirir ve iyileşme süreci kısa olmayabilir.
Bir yara izinin geçmişinde, oluşmuş yaranın lokasyonu ve sertliği önemlidir. Bununla beraber nasıl tedavi edilmiş olduğu ve cildin yaralara karşı olan hassasiyeti de önemlidir. İyileşme süreci, kişinin sağlık durumu ve cinsiyeti ne olursa olsun yaşlandıkça uzamaktadır.
Vücudumuzda herhangi bir yeri, sert bir yere çarptığımızda ağrıyla beraber morarma oluşabilir. Bu ihtimal beyaz tenli kişilerde daha fazladır. Çünkü yağ dokuları gevşek olan insanlarda en hafif çarpmada bile morarma görülebilir.
Buz kompresi yaptıklarında damarlar büzüleceğinden ağrı azalıp morarma olmayacaktır.
Fizyolojik dönemlerde lekelenmeler artabilir. Doğumla var olan lekelenmeler, ergenlik ve büyüme çağı, gebelik dönemi, olgunlaşma ve yaşlanma sücinde de oluşabilmektedir.
Açık tenli insanlarda sık rastlanır. Yaz aylarında güneşte fazlalaşır, kışın azalır.
Çilin daha büyük halidir. Güneşle beraber ciltte kalıcı kahverengi küçük lekeler oluşması ile kendini gösterir.
Hormonal değişiklikler sonucu oluşur ve kalıcıdır. Genellikle kadınlarda görülür. Koyu tenli kişilerde daha çok dikkat çeker.
Doğuştan var olabilir veya sonradan çıkabilir. Psikolojik nedenlerden ve stresten dolayı oluşur. Melanositlerin yıkılmasıyla deri renginde açılma oluşumuyla kendini gösterir. Yüzde 20 oranında kendiliğinden iyileşir. Yüzde 50 oranında ise tedavi edilerek iyileştirilir.
MALZEME:
30 ml buğday yağı
1 tatlı kaşığı limon suyu
1 tatlı kaşığı elma sirkesi
1 tatlı kaşığı elma suyu
HAZIRLAMA:
Bütün malzemeler karıştırılır, koyu renkli cam şişeye aktarılır. Buzdolabında 2 hafta saklanabilir. Her gece leke olan bölgelere sürülür. 3 ay düzenli kullanılmalıdır.
MALZEME:
1 tatlı kaşığı elma sirkesi
1 çay kaşığı limon suyu
Yarım su bardağı su
HAZIRLAMA:
Bütün malzemeler karıştırılır, koyu renkli cam şişeye aktarılır. Buzdolabında 2 hafta saklanabilir. Her gece leke olan bölgelere sürülür. 3 ay düzenli kullanılmalıdır.
MALZEME:
1 yumurtanın akı
1 kahve fincanı pirincin haşlanmış suyu
HAZIRLAMA:
Yumurta akı iyice çırpılır. Temiz cilde sürülür, 10 dakika beklenir ve pirinç suyu ile yıkanır. Lekeler yok olana kadar 15 günde bir tekrarlanır.
Egzama, bağışıklık sisteminin bozulmasıyla ortaya çıkan, derinin kurumasına, kızarmasına ve pul pul dökülmesine neden olan bir cilt hastalığıdır. Birçok çeşit egzama vardır ve neden oluştuğu tam olarak bilinmemektedir. Bununla beraber, astım, alerji ve saman nezlesi gibi şikâyetleri olanlarda ve ayrıca genetik olarak ailelerinde egzama olanlarda daha yaygın görülmektedir. Egzama yaşam stilindeki değişiklikler ve ilaç tedavisi ile kontrol altına alınabilir, fakat modern tıbbın bugünkü bilgileri dâhilinde tam olarak tedavi edilemediği belirtilmektedir.
Egzamayı kontrol altına almak için ilk adımda şunlar yapılabilir:
* Egzama oluşan bölgeyi kaşımaktan kaçınmak ve dokuyu tahriş etmemek.
* Aşırı sıcak veya spor sebebiyle oluşan terlemelerde cildin ıslak kaldığı süreleri çok fazla uzatmamak.
* Bilinen alerjilere karşı önlem almak.
* Sağlıklı ve doğal beslenmeye özen göstermek.
MALZEME:
1 yemek kaşığı Frenk kimyonu (tane olarak)
2 yemek kaşığı papatya çiçeği
1 yemek kaşığı lavanta çiçeği
1 yemek kaşığı yabani yasemin çiçeği
HAZIRLAMA:
bir fincana konur ve sıcak su ile demlenir. 5 dakika beklenir, süzülür, sabah ve Malzemelerin hepsi bir kapta karıştırılır. İçerisinden bir tatlı kaşığı alınıp akşam birer fincan içilir.
MALZEME:
100 gr tibbi papatya çiçeği
1 litre su
10 ml üzüm sirkesi
HAZIRLAMA:
Su kaynatılır, papatya çiçeği 5 dakika demlenir ve süzülür. Daha sonra üzüm sirkesi ile karıştırılır ve bu su ile vücuda banyo yapılır.
MALZEME:
15 ml havuç tohumu yağı
25 ml kuşburnu tohumu yağı
20 ml çuha çiçeği yağı
20 damla lavanta uçucu yağı
20 damla palmarosa uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Tüm yağlar karıştırılır. Spreyli cam bir şişeye aktarılır. Hasta olan bölgeye günde iki defa sürülür. Deriyi iyileştirir, kaşıntıyı giderir.
MALZEME:
20 ml kuşburnu tohumu yağı
20 ml üzüm çekirdeği yağı
10 damla Hint defnesi (tea tree) uçucu yağı
10 damla kekik uçucu yağı
10 damla okaliptüs uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Tüm yağlar karıştırılır. Spreyli cam bir şişeye aktarılır. Hasta olan bölgeye günde iki defa
sürülür. Deriyi iyileştirir, kaşıntıyı giderir.
Sedef, bağışıklık sisteminin zayıflayıp, düzensiz çalışmasından kaynaklanır. Ciltte kaşıntı ile birlikte kırmızı renkte kabuklaşmayla kendini gösterir. Bunun nedeni, vücuttaki bağışıklık sisteminin kendi hücrelerine karşı saldırıya geçmesidir. Semptomları herkeste aynı değildir, değişiklik gösterebilir. Sedef hastalığı vücudun her yerini etkileyebilse de, en sık oluştuğu noktalar, dirsekler, kollar ve kafa derisidir. Bazı yiyecekler, ilaçlar, alkol ve stres kaşıntıları artırıp, kanamaları tetikleyebilir.
MALZEME:
250 gr tereyağı
20 gr aynisefa çiçeği
100 gr lanolin
5 damla lavanta uçucu yağı
5 damla kekik uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Tereyağı benmari usulü eritilir ve çelik bir tavaya aktarılarak içine aynısefa çiçeği konur, 3 dakika kadar hafifçe ısıtılır. Daha sonra cam bir kaba aktarılır ve bir gece dinlendirilir. Daha sonra benmari usulü ısıtılarak ılıklaştırılır ve tülbentten süzülür. Elde edile usare, lanolinle karıştırılarak merhem yapılır, en son kekik ve lavanta uçucu yağları damlatılarak cam krem kavanozunda muhafaza edilir. Buzdolabında 6 ay saklanabilir. 3 ay düzenli bir şekilde sorunlu bölgeye sürülür.
Herpes simpleks denilen bir virüse bağlı olarak oluşan uçuk, genellikle dudak, ağız ve burun delikleri çevresinde ortaya çıkar. Eğer dokunulursa, yüze, göze ve vücudun diğer bölümlerine bulaştırılabilir.
Uçuk çıkmadan önce kendini belli eder (0-24 saat önceden); karıncalanma, kaşınma, yanma, sızlama hissedilir. Bunu o bölgenin kızarması, şişmesi ve daha sonra da içi sıvı dolu kabarcıkların ortaya çıkışı izler. Bu kabarcıklar konuşurken, gülerken, yiyip içerken acı ve ızdırap verir. Zamanla kuruyup çatlar, sızıntı yapar ve açılarak görüntüyü bozan çirkin bir yara haline gelir.
Uçuk virüsü vücuda girip ilk enfeksiyonu yaptıktan sonra o bölgedeki sinir düğümüne girip yerleşir ve istenmeyen bu misafir, vücudun zayıf düştüğü durumlarda (stres, yorgunluk, uykusuzluk, UV ışınlarına fazla süre maruz kalma, adet dönemi, hamilelik, diğer enfeksiyonlar vb.) çoğalır ve uçuk çıkar.
Dikkat! Uçuk bulaşıcıdır!
Uçuğa dokunulmamalıdır. Dokunulursa eller çok iyi yıkanmalıdır. Bayanlar makyajlarını çıkarırken özellikle çok dikkat etmelidirler.
Kesinlikle gözlere dokunulmamalıdır. Özellikle bebekler, çocuklar ve diğer insanlar öpülmemelidir. Uçuklu insanın kullandığı havlu, bardak, çatal, kaşık vb. eşyalar ayrılmalı ve başkalarının kullanmasına izin verilmemelidir. Yerken. içerken kullanılan malzemeler özellikle çocuklar ile paylaşılmamalıdır. Uçuk ve uçuk yarasının kabuğu ile oynanmamalıdır. (Parmaklara uçuk virüsü bulaş tırırken, uçuk yarasına da diğer mikroplar bulaştırılmış olur.)
Antiviral etkiye sahip Melisa Officinalis yani tibbi melisa uçucu yağı, damla şeklinde doğrudan uygulanır. Aynı şekilde Isparta gülü Rosa Damascena ve Hint defnesi uçucu yağı da kullanılabilir. Sabah akşam uçuk bölgesine doğrudan uygulanır.
Limon suyu etkili bir antiseptiktir. Uçuk bölgesi, bir parça steril gazlı bez yardımı ile limon suyu ile temizlenir. Ayrıca 0,5 ml zeytinyağı içine Thymus Vulgaris adlı kekik uçucu yağından 2 damla damlattıktan sonra karışım, uçuk olan bölgeye günde 4-5 kez uygulanabilir.
Mantar ılık ve nemli ortamlarda mikroorganizmaların çoğalmasıyla oluşur. Genellikle ayaklarda görülür. Deri, kıl ve tırnaklardaki proteinle beslenip gelişir. Ayak tabanında ya da parmaklarda çatlayıp soyulabilen kaşıntılı kızarıklardır. Kasıklarda, kafa derisinde (şaçkıran), tırnaklarda ve gövdede de oluşabilir. Halka şeklinde başlar, kaşıntı ve kızarıklığa neden olabilir.
Sporcularda daha fazla görülür. Mantarın özelliği, mikroorganizmalarının çoğalmasını sağlayacak ortam şartlarında bulunmasıdır. Mantar enfeksiyonu bulaşıcıdır. Evcil hayvanlardan ve insanlardaki deri döküntülerinden bulaşır.
Mantar enfeksiyonunda öncelikle mantarlı olan bölgenin temiz tutulması gerekmektedir. Ayaklarda ise ayakları havalandırmak, her gün aynı ayakkabıyı giymemek, temiz çoraplar giymek önemlidir.
MALZEME:
30 ml zerdali çekirdeği yağı
5 damla Hint defnesi (tea tree) uçucu yağı
2 damla nane uçucu yağı
2 damla okaliptüs uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Tüm yağlar karıştırılır. Spreyli cam bir şişeye aktarılır. Mantar olan bölgelere 2 hafta boyunca sabah ve akşam olmak üzere günde 2 defa sürülür. İyileşme gerçekleşmezse, mantar tamamen yok olana kadar kullanılmaya devam edilir.
MALZEME:
30 ml zerdali çekirdeği yağı
10 damla Hint defnesi (tea tree) uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Tüm yağlar karıştırılır. Spreyli cam bir şişeye aktarılır. Mantar olan bölgeye, sabah ve akşam uygulanır. İyileşene kadar devam edilir.
MALZEME:
10 ml zerdali çekirdeği yağı
10 ml ceviz yağı
4 ml defne tohumu yağı
2 ml kekik uçucu yağı
2 ml tarçın uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Tüm yağlar karıştırılır. Spreyli cam bir şişeye aktarılır. Mantar olan bölgelere 2 hafta boyunca sabah ve akşam olmak üzere günde 2 defa sürülür. İyileşme gerçekleşmezse, mantar tamamen yok olana kadar kullanılmaya devam edilir.
MALZEME:
100 ml çuha çiçeği yağı
20 damla okaliptüs uçucu yağı
20 damla palmarosa uçucu yağı
10 damla Hint defnesi (tea tree) uçucu yağı
10 damla kekik uçucu yağı
HAZIRLAMA:
Tüm yağlar karıştırılır. Spreyli cam bir şişeye aktarılır. Mantar olan bölgelere 2 hafta boyunca sabah ve akşam olmak üzere günde 2 defa sürülür. İyileşme gerçekleşmezse, mantar tamamen yok olana kadar kullanılmaya devam edilir.
Nasır, ciltte basınç ve sürtünmenin sürekli olmasından oluşur. Deri kendini sürtünmeden korumak için savunma mekanizmasıyla deriyi çoğaltıp kalınlaştırır. Genellikle ellerde ve ayaklarda görülür.
Ayak tabanlarında olan nasırlar sert, parmaklarında olanlar ise daha yumuşaktır. Ayak parmaklarında oluşan nasırlar yuvarlak çıkıntı halindedir. Nasırların rengi beyaz olur ve ortasında bir öz bulunur. Yan tarafları da sarımtırak renktedir. Nasıra baskı uygulanırsa ya da sürtünme devam ederse ağrı başlar ve şiddetlenir.
Ayaklardaki nasırlar genellikle yanlış ayakkabı seçiminden kaynaklanır. Ellerdeki nasırlar ise basınç yaptığınız işlerle meydana gelebilmektedir. Örneğin keman veya gitar çalıyorsanız ya da her gün uzun süreyle ellerinizi kullandığınız bir işle meşgul iseniz nasır olması da olasıdır.
MALZEME:
1 yemek kaşığı bitkisel gliserin
1 yemek kaşığı kaya tuzu
2 damla söğüt uçucu yağı
2 tatlı kaşığı karite yağı (shea butter)
Sıcak su
HAZIRLAMA:
Ayaklarınızı koyabileceğiniz büyüklükte bir leğene sıcak su koyun. İçine bitkisel gliserin ve kaya tuzunu karıştırın. Ayaklarınızı bu suda 20 dakika bekletin.
Daha sonra ayaklarınızı kurulayın. Bir kâsede karite yağı ile söğüt uçucu yağını karıştırıp nasırlı bölgeye sürün. Üzerini bir parça nemli gazlı bez ve streç film ile sararak en az iki saat bekletin. Aynı uygulamayı nasırlar yok olana kadar haftada iki kez yapın.
Eğer ellerde nasır varsa aynı uygulama ellere yapılır
