Güzelliğimizi etkileyen olumsuz faktörleri dış ve iç olmak üzere iki başlık altında inceleyeceğiz
Öncelikle cildimizi tüm vücudumuz açısından ele alalım Bedeni saran deri, ayak tabanı ve ensede en kalın haliyle yer alırken, göz kapağı bölgesinde 0.5 mm gibi ince bir yapıdadır. Vücudumuzun diğer bölgelerine oranla daha ince ve bazen hassas olan yuz cildimizin giysisiz, çıplak olduğunu göz onüne aldığımızda şehir hayatının sebep olduğu milyonlarca olumsuz etkiye ne kadar çok maruz kaldığımız görürüz.
✓ Arabaların egzosları
✓ Fabrika dumanları
✓ Evlerde yakıt olarak kullanılan gazlar
✓ Endüstriyel atıklar
✓ Çamaşır, bulaşık gibi temizliklerde kullanılan deterjanlar
✓ Musluktan akan sulardaki kimyasallar
✓ Yüzme havuzlarına dökülen kimyasallar
✓ Zirai mücadele ilaçları
Tahminlere göre günümüzde, hayatımızın farklı alanlarında 7 milyonun üzerinde kimyasal madde ile haşır neşiriz. Bu kimyasalların yaklaşık 50 bininden fazlası günlük hayatımızda içiçe yaşadığımız kimyasallar grubuna girer.
Şimdi de cildimizi etkileyen diğer faktörlere bir bakalım:
✓Zararlı bakteri ve virüsler
✓ Toz ve kirler
✓ Güneşin UVA ve UVB ışınları
✓ Kapalı ortamlarda kullanılan havalandırma sistemi
✓ Her gün kullandığımız suyun sertliği Bilgisayar ve televizyondan yayılan ışınlar
✓ Cildin yapısındakı vitaminleri öldüren spot lambalarının direkt etkisi
Toz ve kir zerrecikleri, dumanlar ve gazlar, deride sıkça bulunan gözeneklere evlerin bacası misali hücum eder ve onları genişleterek yıpratır. Deri gözeneklerini yıpratan havadaki zararlı maddeler patojen bakterilerle birlikte cilt problemlerini ortaya çıkartırlar. Cildin estetiğini bozmalarının yanı sıra oksijen alımını da asgariye indirler. Bu ise cildin sağlıksız olmasına ve kendini yenileyememesine neden olur.
Vücudumuz oksijen ihtiyacının dörtte üçünü ciğerlerimiz, dortte birini de cildimizin üzerindeki gözenekler vasıtasıyla giderir. Bu da demektir ki cildimizin solunum faaliyetinde oynadığı rol ciğerlere oranla az olsa da önemlidir.
Tüm bedenimiz şeffaf folyo ile sarılsa, vücut solunum yapamadığı için 2 saat içinde ölürüz İşte sizlere bu konuyla ilgili yaşanmış, üzücü bir olay: James Bond filmlerinden birinde, senaryo gereği artisti yaldızlı bir boyayla tüm vücudunu ortecek şekilde boyarlar. Fakat daha sonra boyayı çıkarmayı unuturlar ve bir süre sonra artist ölür. Gazetelerde de yer alan bu olay cildin solunumunun ne derece önemli olduğunu gözler önüne seriyor.
Cilt yaşlanması ile oksijen dengesi arasındaki fişki kesinleşmiştir. Oksijen hücre yenilenmesinin halanmasına ve dokulonn dilmesine yardım eder ve aynı zamanda hücrenin elektriksel sürecini de uyanır. Oksijenin cilt üzerindeki yaran, Japonya’da yank tedavisi gören bir hastanin oksijenle yapılan uygulama sonucu iyileşmesiyle kanıtlanmıştır.
Bu konunun sonunda şöyle bir sloganımız olmalı bence:
NEFES ALAN CİLT SAĞLIKLIDIRIR
Şimdi de cildimizi etkileyen, iç organlarımızın sebep olduğu olumsuz faktörlere bir göz atalım. Sıkıntı, stres gibi ruhsal etkenler, vücuttaki hastalıklar, hormonların çalışma düzenindeki bozukluklar, yanlış alınan ilaçlar ve bunların yan etkileri, yetersiz ve dengesiz beslenme, hormonlu gıdalar, hatalı kozmetik ürünü kullanımının neden olduğu bozukluklar…
“Hücrelerin vampiri”: Serbest radikaller. Saydığımız bu olumsuz faktörlerin içinde, hepimizin son günlerde sıkça duyduğu “serbest radikaller” de bulunuyor. Serbest radikaller kirli havada, sigara dumanında, bozulmuş gıdalarda. radyosyonda, bitki koruma ilaçlarında bulunan yüksek aktiviteye sahip bileşiklerdir.
Kirli hava ve UV ışınlarının birleşmesi ile çoğalan serbest radikaller, hücrelerimize saldırarak hücre zarının yapısı ve fonksiyonlarına zarar verip hücreleri tahrip ederler. Sonuçta derinin erken yaşlanması, kırışıklıklar ve pigment lekelerine neden olurlar.
Nasıl ki, dışarıdan insan vücuduna yabancı bir molekül veya zararlı bir mikroorganizma girdiğinde, savunma ile vazifeli vücudun askerleri olan antikorlaria korunma sağlanıyorsa; gıdalarda da dış tesirler sonucu meydana gelen, zararlı moleküllere karşı koymak üzere vazifelendirilmiş moleküller bulunmaktadır. İşte, hücrelerin fedakar koruyucusu olan bu savunma moleküllerine “antioksidan” adı verilir Gıdalardaki antioksidanlardan hareketle modern teknoloji, doğada serbest radikalleri yok edici maddeler keşfetti
Antioksidanların yanı sıra serbest radikallere çeperleri ile karşı koyan hücrelerimizin sağlıklı olması için yeteri dozda A, C, E vitaminlerine ihtiyacı vardır. Bunun için dozları iyi ayarlanmış bu vitaminleri içinde bulunduran kozmetik ürünlerinin kullanılması gerekir. Çünkü bu saldırılara ilk önce cilt hücreleri maruz kalmaktadır.
Cildimizi olumsuz yönde etkileyen faktörlerden sonra, sağlığımız için çok önemli olan vücudun doktoru bağışıklık sisteminden söz ederek sizleri biraz olsun rahatlatmak gereğini duydum. Ne de olsa çizdiğimiz tablo pek de iç açacı değil. Sağlığımızı koruyabilmemiz için bize gerekli olan, güçlü bir bağışıklık sistemidir. Cildimiz, dış ortamdan yabancı maddelerin ve mikropların sürekli içeri sızabildiği bir organdır. Bu içeri sızan mikropları ve zararlı maddeleri, bağışıklık sisteminin uzmanlaşmış hücreleri etkisiz hale getirmeye çalışır.
Cildi olumlu yönde etkileyen faktörleri şöyle sıralayabiliriz:
1-Yeterli ve dengeli beslenme
2-Günlük ya da haftalık, düzenli, uzman kontrolünde bilinçli bakım uygulamaları
3-Açık hava (bol oksijen)
4-Yeterli uyku (Gece saat on bir ile sabah dört arasında cilt hücreleri yenilenir.
Cildimizin işlevlerini kısaca toparlayacak olursak aşağıdaki tablo ortaya çıkar:
1-Koruma
2- Isı düzenleme
3- Duyum
4- Boşaltım (ter)
5 Solunum
6-Depolama (su, karbonhidrat ve yağlar)
7-D vitamininin sentezi
8-Emme (Kozmetik dünyası; cildin emme ozelliği sayesinde temel ihtiyaçlarını dışarıdan verip, cildi tedavi etme konusunda büyük rol oynar)
Buraya kadar cildin katlanını gezip, onu etkileyen iç ve diş faktörleri tanıdık Şimdi sıra, kendi cildimizi keşfetmeye geldi.
