Yaşlanma, hücrenin zayıflaması, hücre rezervlerinin azalması ve normal hücre fonksiyonlarının oluşumunda aksamayla seyreden karmaşık bir süreçtir. Bu zayıflamalar, organizmayı hastalıklara daha yatkın kılar ve yaşamla uyumsuzlaştırır. Yaşlanma, bir çeşit önceden tasarlanmış olgudur. Örneğin genetik bir programın neticesi ya da türlerin genetik özelliklerine göre planlanmış bir saat gibi… Yaşlanma genetik yatkınlığın yanı sıra, fonksiyonlarda azalma, homeostatik bozukluklar ve ölümle sonuçlanan gen ve proteinlerdeki kümülatif harabiyet olarak da tanımlanabilir.
Yaşlanma çeşitleri ve nedenleri
Yaşlanmak bir hastalık değil, doğal bir süreçtir. Bu süreçte ilk olarak cilt ve saçlarda değişimler gözlenir. Yaşlanma 30’lu yaşlarda başlayıp, 50’li yaşlara kadar yavaşça devam eder. Sonraki yaşlarda ise hızlanır. Ciltte elastikiyet kaybı, incelme, deformasyon, sarkma, kırışıklıklar, gevşeme; saçlarda seyrekleşme, beyazlama ve kalitesinin bozulması belirgin bir şekilde kendini gösterir. Tabii iç ve dış etkenlerle oluşan bu değişimler kişiden kişiye farklılık gösterebilir.
İç ve dış etkenlere bağlı yaşlanma çeşitleri bilimsel olarak şöyle ifade edilir:
* İntrinsik (iç) yaşlanma: Kronolojik yani takvim yaşlanması olup, biyolojik yaşlanma süreci anlamına gelir. İşte bu sebeple doğduğumuz andan itibaren yaşlanmaya başlarız, çünkü zaman ilerlemeye başlar. Ve maalesef zamanı kontrol altına alamayız ama yaşlanırken sağlıklı yaşlanabiliriz.
* Ekstrinsik (dış) yaşlanma: Çevre kirliliği, UV ışınları (foto-yaşlanmaya sebep olur) ve serbest radikallerin etkisiyle oluşan yaşlanma sürecidir.
Yaşlanmanın nedenleri de primer ve sekonder olmak üzere ikiye ayrılır:
* Primer (birincil) yaşlanma nedenleri
Serbest radikal hasarı
Glycation (şekerin proteinlere zarar vermesi)
Hücresel yaşlanma
* Sekonder (ikincil) yaşlanma nedenleri
Dolaşım sorunları
Stres
Toksinlerin birikmesi
Beslenme eksikliklerinden kaynaklanan hücre hasari
Yaşlılıkla birlikte insan derisinde azalan fonksiyonlar şunlardır:
* Hücre yenilenmesi
* Bariyer fonksiyonu
* Kimyasal arınma
* Hislerin algılanması
* Mekanik korunma
* Yara iyileşmesi
* İmmün (bağışıklık sistemine bağlı) cevaplar
* Isı ayarlanması
* Ter salgılanması
* Yağ salgılanması
* D vitamini üretimi
* DNA onarım
* Yaz aylarında öğlen güneşinden kaçınınız. Özellikle 11.00-15.00 saatleri arasında güneş ışınları çok güçlüdür.
* Gölge yerleri seçin ve başınızı örtün. Güneş gözlüğü kullanın, gözlerinizi koruyun.
* Sigaradan kaçınarak da cildinizin daha iyi beslenmesini sağlayabilir, dış etkenlere bağlı hasar görmesini engelleyebilirsiniz.
* Bazı sebze ve meyvelerin dikkatle cilde tatbik edilmeleri, C vitamini içeren ürünlerin kullanılması faydalı olabilir.
* Dikkatli ve dengeli bir diyet de gerekir. Şeker ve şekerli yiyecekler, hamur işleri, işlenmiş hazır ve yapay gıdalardan uzak durmak, fazla kilodan korunup sağlıklı ve doğal yiyeceklerle dengeli beslenmek, yaşam biçimi olmalıdır.
* Ayrıca bol bol su içiniz ve yaz aylarında su miktarını artırınız. Bunu sıradan bir uyarı olarak görmeyin ve suyun cildinize sağlayabileceği yararlardan faydalanın.
GERÇEK ‘DOĞAL’ SABUN NASIL OLUR?
GÜNEŞ YAĞLARI,CİLDİMİZİ GÜNEŞİN ZARARLI IŞINLARINDAN KORUR MU?